Bir süre için Almanya'ya gittim. Nefis bir Botanik seminerine katıldım Münih'te. Bir ülkenin gelişmişlik göstergesi için bir çok kriterin arasında sanırım formel bahçeler çok önemli bir yer tutuyor. Adamlar 100-150 yıl önce planlı bahçeler oluşturmaya başlıyor, bunlara muazzam cam kubbeli seralar ekliyor ve biz günümüzde bunun keyfine varabiliyoruz.
Dünyanın neresine gitsem müzelerin yanı sıra işte bu bahçeleri mutlaka ziyaret ederim..Fas'ta, Sri Lanka'da..ve son olarak Münih teki Nymphenburg Şatosunda. O kadar tropik cam seralı bahçelerin arasında ilginçtir beni en çok etkileyen Akdeniz bahçesi oldu. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. İçeride narenciye ağaçları çiçek açmış, kekikler mis gibi kokuyordu, lavantalar ful mor çiçek açmıştı.
En çarpıldığım nokta ise KOKU oldu. Bizim açık doğamızda kokular haliyle uçup gidiyor. Oysa cam kubbenin altında büyüleyici-baygın-afrodizyak bir koku çemberinde buldum kendimi.
Vay canına..dedim. Dünyanın en büyülü coğrafyasında yaşama şansına sahip olduğum için tekrar şükranlarımı sundum evrenin mimarına..
En kısa zamanda nefis tariflerle buluşmak üzere..şimdilik hoşca kalın
muj
Münih'de Nymphenburg Şatosu seralarında.